sayfamı beğen ;)

29 Ekim 2012 Pazartesi

Adet Düzeni-Adet Kanaması


Rahim iç yüzeyinde her ay dölenmiş yumurtanın ( gebeliğin ), gelip yapışmasına ve buradan beslenmesi için damarlanmasını sağlayacak bir tabaka oluşur ve eğer döllenme yoksa bu duvar görevini tamamlayıp yerini alttan gelen yeni dokuya bırakarak dökülür, rahimden dolayısıyla vücuttan dışarıya atılır. Her ay bu işlem aynı şekilde tekrarlanır biz bu sürece menstürel siklus – adet düzeni, işlevini yitirerek yerini yeni oluşan yapıya bırakıp dışarıya atılan bu dokuya da adet kanı, mentürasyon kanaması diyoruz.
Her insanın vücudundaki her düzenin birbirinden farklı olduğu gibi adet düzeni de kişiden kişiye göre farklılık gösterir.
Yılardan beri yapılan çalışmalar ve elde edilen veriler sonucunda ;
-İdeal sürenin 28 ± 7 gün olduğu yani bir kanamanın ilk gününden, sonraki kanamanın ilk gününe kadar geçen sürenin en az 21 en fazla 35 gün olmasını normal kabul etmekteyiz.
-Ortalama menstürel kanama süresi de 5 ± 3 gün olarak kabul edilmektedir. Yani en az 2 gün, en fazla 8 gün süren adet kanaması normal sınırlar içindedir.
Kanamanın miktarı da önemlidir, bir adet kanması boyunca kaybedilen kan miktarı ortalama 40 ml olup, en fazlası 80 ml en azı 20 ml dir.(basitce üç ile beş pet normal kabul edilmektedir)
Bunların dışındaki kanamaları normal dışı kabul etmekteyiz ve bu anormal kanama dediğimiz kanamalar kadınlarımızın jinekolojik şikayetlerinin % 10 ila 15’ini oluşturmaktadır.
Kanamanızın normalden çok veya az miktarda olması, daha sık veya daha uzun aralıklarla gelmesi, ara kanamaların olması yaşam kalitenizi bozacağı gibi, sinir sisteminizi de etkileyecektir. Hemen ekliyelim ilerideki sayfalarımızda adet sancıları ve adet öncesi gerginlik dediğimiz premenstural sendrom ve yapılması gerekenlerden bahsedeceğiz, çünkü bu da hanımlarımız için ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır.
Adet düzeni niçin bozulur ve neler bozar, normal dışı kanama, vücudun hem biz doktorlara hem de siz hanımlara bir işaretidir. Bu tip problemlerin çok basit nedenlerden oluşabileceği ve basit bir tedavi ile çözülebileceği gibi, altında yatan çok büyük problemlerden oluşabileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Problem ne kadar büyük olursa olsun erken teşhisin başarısı çok yüksektir. Onun için kanama bozukluklarımızı ihmal etmiyelim, en kısa sürede bir jinekoloğa baş vuralım, sorun basitse çözümlendirip hayat kalitemizi yükseltelim, eğer ciddi bir neden varsa vakit kaybetmeden tedavimizi olup zarar görmeden veya en az zararla çözüme ulaşalım.
Neler adet düzenini bozabilir; yeni adet görmeye başlıyan genç kızlarımızda da ilk adet yılındaki kanamaları düzenli aralıklarla gelmeyebilir, biz gerekli muayeneyi yapıp altında herhangi bir başka neden yoksa hormonal düzen oturuncaya kadar beklenmesini tavsiye ederiz. Adetten kesilmek üzere olan hanımlarımızda da düzen bozulmaya başlar.
Başka nedenler ne olabilir dersek;
  • Gebelik
  • Üzüntü
  • Stress
  • Hormonal problemler
  • İyi huylu tümörler
  • Kanserler
  • Doğum kontrol hapı gibi hormon haplarının yanlış kullanımı
  • Spiral
  • Enfeksiyon
  • Kan Hastalıkları
  • Tiroid hastalıkları gibi bir çok neden adet düzenini bozabilir.

Yapılması gereken nedir ? 
En kısa sürede jinekoloğunuza gidip nedenini ve çözümünü öğrenmek olmalıdır.

Kaynak: "Dr.Cenk Kiper www.mutluinsan.com

VAJİNAL AKINTILAR



Vajinal akıntılar kadınların  doktora en sık başvurduğu hastalık şikayetidir.
Vajina normal olarak nemli bir yapıya sahiptir.Vajina duvarlarındaki  ve vajinanın içinde bulunan rahim ağzındaki bezelerden salgılanan sıvılar bu nemliliği-ıslaklığı sağlar . Vajina vücudun dışarıya açılımı olan boşluklarından bir tanesidir. Vajinanın ıslaklığı kadının sağlığı açısından gereklidir . Mühim olan var olan akıntının  normal mi, yoksa bir hastalık habercisi mi olduğunu ayırt etmektir. Çünkü varolan akıntı kişinin hareketi, ayakta durması gibi nedenlerden dolayı yerçekiminin etkisiyle vajinadan dışarı akacak ve iç çamaşırında veya pedinde bir ıslaklık oluşturacaktır.Ve bu salgılanma herhangi bir hastalık veya sıkıntı yoksa sağlıklı bir kadında süreklidir.
Normal vajinal akıntı berraktır ve sıvı yumurta akını andırır, koku yapmaz. Bu ıslaklığın kıvamı yumurtlama dönemi sırasında (adetin başlangıcından itibaren 14. gün civarı) biraz değişir ve sıvılaşabilir. Bunun amacı doğanın döllenmeye hazır yumurtanın döllenmesini kolaylaştırmak için salgının kıvamını değiştirmesidir ,Servikste(rahim ağzındaki) ve buradan salgılanan sıvılardaki tüm değişiklikler buradan spermin kolayca geçerek yumurtaya ulaşmasını sağlamak içindir.. Adet dönemine yaklaştıkça bazı hanımlarımızda vajinada bir koku olabilir ve akıntı rengi koyulaşabilir. Bu adet kanamasını oluşturan hormonların bu dönemde  getirdiği etkidendir.
Tanımladığımız dışındaki bütün akıntıları muayene oluncaya kadar bir hastalık belirtisi olarak kabul etmek ve en kısa zamanda doktora başvurmak sağlığınız açısından gerekli ve önemlidir.Rahatsız edici bir vajinal akıntıyla yaşamak kişinin hayat kalitesini düşürecektir. Kendinize olan güveniniz azalacak, kendinizi kötü ve huzursuz hissetmenize sebep olacaktır. Cinsel yaşantınızı ve partnerinizle olan ilişkinizi etkileyebilecektir. Daha da önemlisi sağlığınızı bozacak, kısırlığa  veya daha kötü sonuçlara gidebilen olaylara sebep olabilecektir.
Akıntıların tedavisi sanıldığının aksine  daha kolay ve de acısızdır. Hele hele belirtilerin ilk başladığı günlerde bize başvuran hanımlarımızın bu sıkıntıları çok daha kolay ve de basitçe çözülebilmektedir. En sık karşılaştığımız korku nedeni ise ya kötü bir şey çıkarsa diye düşünüp doktora başvurmamaktır.Var olan gerçek hiçbir zaman değişmeyecektir gecikmeniz karşılaşmaktan korktuğunuz olayları yok etmez aksine büyütür ve arttırır. Ve sonunda basitçe halledilecek bir sorununuz varken geçirdiğiniz (kaybettiğiniz) zaman, bu sorunu daha da büyümüş bazen de  çözülemez bir hale de getirebilir.Gerçekleri görmemeye çalışarak yok edemezsiniz. Sağlıklı kalabilmek kendinize saygı duyabilmek (Kendine saygı duymayan insana başkaları da saygı duymaz) için, düzenli olarak  bir sıkıntınız ve cinsel hayatınız olsun olmasın doktor kontrolüne gitmektir. Önerdiğimiz altı ayda birdir. Eğer sıkıntınız varsa hemen gitmek en faydalı olanıdır.İnsanın en değerli varlığı kendisidir.Bedenimize sahip çıkalım.
Hanımlarımız bu tip şikayetleri için doktora başvurmayıp kendilerine zarar verdikleri gibi, başka  arkadaşlarına da önerilerde bulunup onlara da zarar verebilmektedirler. Benim kaşıntım vardı, doktora gittim mantar dedi veya mantar olduğunu düşünüp eczaneden şu.......... ilacı aldım, geçti.Senin de kaşıntın varsa, mantardır. Bundan kullan geçer demek verilebilecek zararların en büyüğüdür. Çünkü, her kaşıntı yapan beyaz akıntı mantar değildir. Bazı bu tip akıntılara verilen mantar ilaçları, daha fazla zarar verebilmekte, hatta kişiye geriye dönülmesi çok zor veya imkansız hasarlar yapabilmektedir. Çözüm bu kadar basitken ve elinizin altındayken doktora başvurmak en sağlıklı, en akılcı ve uzun vadede en ucuz yol olacaktır.
                                                            Vajinal Akıntılar
  A- Fizyolojik Akıntılar    (Doğal Akıntılar)                                                                        
Östrojen düzeyine   (Kadınlık hormonlarından bir tanesi) bağlı  değişiklikler ; mesela adet kanaması(mensturasyon
kanaması ) öncesi                                                                                                       
- Cinsel Uyarım ;Cinsel uyarıyla vajinada meydana gelen ıslanma ve bunun oluşturduğu akıntı                                                                            
- Gebelik  ;Gebelikte rahim ağzındaki  bezlerin salgıları gebeliği ve bebeği korumak için artar 
-Spiral' e bağlı akıntılar                    
                                                            
                                              B-  Patolojik Akıntılar ( Doğal Olmayan Akıntılar )                                                 
                                                        
                                                    1- Vajinal     ( Vajinaya-Döl yoluna ait)                                                  
                                                     -  Vajinanın mantar hastalıkları                           
                                                     -  Trikomanas vajiniti  (
Cinsel yollada  geçen parazit  kökenli hastalık )                                                      -  Bakteriyel Vaginosis   (Çeşitli bakterilerin neden olduğu hastalık                                                             -  Genital herpes vajiniti    (virüslerin neden olduğu bir akıntı
                                                     -  Vajinadaki yabancı cisimlerin  oluşturduğu akıntı
                                                     -  Kanserlerin oluşturduğu akıntılar
                                                     2-  Servikal ( Servikse-Rahim Ağzına ait)
                                                                    
                                                     -  Bakterilerin neden oldukları ( mesela gonore {belsoğukluğu} ve bu gibi
                                                     -  Non-spesifik enfeksiyonlar 
 ( Nedeni ve etkeni tanımlanamayan  akıntılardır.)
                                                     -  Virusların neden olduğu akıntılar (mesela herpes ve diğerleri)
                                                     -  Kanserlerin neden olduğu akıntılar
                                                     -  Polip dediğimiz bazı oluşumların yaptığı akıntılar     
                                                     -  Yaraların yaptığı akıntılar
En yaygın olarak görülen vajinal akıntı nedeni  Mantarlar vede trikomanas ile çeşitli bakterilerin neden oduğu bakteriyal vaginozistir.
Vajinanın Mantar Hastalığı :  Maya enfeksiyonu olarak adlandırılır, Mantar tüm doğada bulunabilen bir hastalık etkenidir.Normalde vücudumuzda mantarlar bulunmakta ama bunlar normal şartlarda hastalık oluşturmamaktadır.Bazı koşullar bir araya geldiğinde var olan mantarlar kontrolsüzce çoğalarak hastalık oluştururlar.
Genelde büyük bir oranda mantar hastalığı oluşumundan Candida albicans sorumludur.
Yoğun,beyaz renkte,kesik süt görünümüne bir akıntı  ve kaşıntı mevcuttur,dış dudaklarda ve çevrede kaşınmaya bağlı şişlik ve kızarıklık oluşabilir.(Her bu tip akıntı mantar hastalığı demek değildir, bu sadece genel bilgi olarak verilmiştir- lütfen hekime muayene olmadan kendi başınıza tedavi uygulamayınız !)
Riski Artıran Faktörler Nelerdir ?
Mantar enfeksiyonlarında gebelik,
- şeker hastalığı,
- kortizon kullanımı,
- antibiyotik kullanımı,
- bazen östrojen hormonu tedavileri,
- bazı doğum kontrol yöntemleri,
- sık ilişki,
- fazla sayıda partner ve korunmasız ilişki,
- tampon kullanımı, 
sentetik iç çamaşırı kullanılması,
- çok dar giyecekler ,
- ıslak mayo veya çamaşırla oturulması
vajinanın içinin çok sık ve sabunla yıkanması,
- bazı ticari vajinal duşların kullanılması, kokulu tuvalet kağıtlarının bazıları
- aşırı klorlu havuzlara girmek mantar hastalığına yakalanma rizikosunu artırır.
- başkasına ait iç çamaşırı ve bu gibi şeylerin giyilmesi
-çok fazla diyet şekeri veya tatlandırıcı kullanılması
Tedavi: tedavi hekimin muayenesinden sonra verdiği  ilaçların düzenli kullanımı ile olacaktır,hekiminiz ayrıca size iç çamaşırlarınızı kaynatmanızı ve de sıcak ütü ile ütülemenizi de  önerebilir.Bazen kişinin cinsel partnerine de tedavi vermek gerekir,aksi takdirde ilişki ile ona geçirdiğiniz veya ondan aldığınız mantar hastalığını tedavi olup iyileştikten sonra tekrar alabilirsiniz.

Kaynak: "Dr.Cenk Kiper 
www.mutluinsan.com 

İncir

İncir (Feigenbaum/Figuier/Fig tree/Yemiş/Ficus caria/Figue)

Mart-nisan aylarında çiçek açan, 1,5-6 m yüksekliğinde, süt taşıyan iki evcikli bir ağaçtır. Yabanî olarak bulunursa da, daha çok yetiştirilir. Yemiş olarak da bilinir. Erkek bitkiler Ficus carica varyete caprificus (baba incir), dişi bitkiler Ficus carica varyete domestica (yenen incir) ismini alırlar. Çiçekler, çukurlaşarak armut biçimini almış ve etlenmiş olan çiçek tablasının iç çeperinde toplu bir hâlde çiçek durumlarını teşkil ederler. Baba incirin çiçek durumunda çiçek tablasının ağıza yakın kısımda erkek çiçekler, daha aşağı kısımlarında ise mazi çiçeği denilen verimsiz dişi çiçekler bulunmaktadır. Yenilmekte olan incirin tozlaşması mazi böcekleri (Blastophaga grossorum) tarafından yapılmaktadır. Böcekler yumurtalarını mazi çiçeklerinin yumurtalıklarına bırakırlar. Genç böcekler çiçek tablasını terk ederken, çiçek tablasının ağız kısmına yakın bulunan olgun erkek organ basçıklarına süründüklerinden, üzerlerindeki çiçek tozları ile gitmiş oldukları dişi bir bitkinin dişi çiçeğini dölleyebilirler. Olgunlaşma esnâsında çiçek tablasının çeperiyle, çiçeğin taç yaprakları etlenip tatlılaşarak incir denen yalancı meyve hâsıl ederler. Asil meyveler esmer renkli olan sert çekirdeğimsi kısımlardır. Yurdumuzda incir en çok İzmir-Aydın yöresinde yetiştirilmektedir. En meşhur ve en lezzetli incir de İzmir inciridir. İzmir incirinin dışında seker inciri, mor incir, Sultan Selim inciri, yediveren inciri, kavak inciri ve patlıcan inciri gibi çeşitleri de vardır. Sultan Selim ve kavak inciri İstanbul ve çevresinde yetiştirilen mor renkli ve tatlı bir incirdir. İncirin kurutulmuşu da çok değerli olup, iyi bir besin kaynağıdır. Kuru incirlerin de ince kabuklu ve çok tatlı olan “sarı lop” ve kalın kabuklu hafif yeşilimsi “gök lop” gibi çeşitleri vardır.

Türkiye’de yetiştiği yerler: 
Ege ve Akdeniz bölgesi.

Kullanıldığı yerler: 
İncir meyvelerinde seker, organik asitler, sâbit yağ ve vitaminler (A,B,C) vardır. Meyveleri gerek yas olarak gerek kuru olarak yenmektedir. Kuru meyveler balgam söktürücü olarak, yumuşatıcı olarak kullanılır. Halk arasında sütle kaynatılan incir ses kısıklığına karşı kullanılır. İncir, kalbe ferahlık verir. Kuluncu ve sindirim organı sancılarını giderir. Ayrıca, yas dalları kırıldığında akan sütümsü beyaz sıvı, nasır ve siğillere sürülürse tedavi eder.

İğde

İğde (Ölweide/Olivier/Sauvage/Oleaster/Elaeagnus)

Kışın yapraklarını döken veya dâimâ yeşil kalan, çalı veya ağaç hâlinde olan, çok dallanmış, dikenli veya dikensiz odunsu bitkilerin meyvesine denir. Ağacının, sürgünleri çoğunlukla dikenlidir. Tomurcukları küçük, kısa saplıdır. Yapraklar dar, şerit hâlinde ve tam kenarlıdır. Yapraklar ve sürgünler gümüşî renkli tüylerle örtülmüştür. Haziranda açan çiçekler kısa salkımlar halinde sürgünlerin aşağı kısmında kümeler hâlinde yer alır. Çiçeklerin dış tarafı gümüşî beyaz, iç tarafı sari renkte olup, çok hoş kokuludur. İğdenin vatani Akdeniz bölgesidir. Kus iğdesi adı verilen Eleognus angustifolia, Anadolu’nun hemen hemen her tarafında yetişir. Bağ ve bahçe kenarlarında çit bitkisi olarak da kullanılır. 7-8 m boylanabilir ve baygın kokuludur. Bu türün meyvesi makbul olmayıp, kültüre alınmış olan çeşidine, E. angustifolia varyete orientalis denir. 

Kullanıldığı yerler: 
Anadolu’da bağ ve bahçelerde tatlı meyvelerinden dolayı meyve ağacı olarak yetiştirilmektedir. Meyveleri zeytin meyvesi büyüklüğünde ve sarimsi-kahve renginde olup yenilebilir. Bağırsak bozukluklarını ve ağız pasını gidermek için kullanılır.

Ceviz Yaprağı

Ceviz Ağacı (Junglans Regia), daha yapraklanmadan, Mayıs' ta çiçeklenir. Taze yaprakları Haziran' da, kolayca delinebilecek durumdaki meyveleri Haziran ortasında ve olgunları ise Eylül'de toplanır. 25-30 m kadar yüksekliğe ulaşabilen, kışın yaprak döken gösterişli bir ağaçtır. Yapraklar tek tüysü, yaprakçıklar tam kenarlı ve kuvvetli kokuludur. Drog elde etmek için yapraklar Haziran ve Temmuz aylarında toplanır, havadar ve gölgeli bir yere serilerek kurutulur ve ince kıyılarak hava almayan kaplarda saklanır. Ceviz ağacı, Kuzey doğu ve doğu Anadolu' da yabani olarak yetiştiği gibi, bahçelerde de yetiştirilmektedir. Yaprakları tanen, eterli uçucu yağ, juglan (mantar hastalıklarına karşı etkili), C vitamini ve flavonlar içermektedir.

Ceviz yaprağının kan durdurucu-sıkıştırıcı (astringent), kuvvetlendirici (tonik) ve bağırsak kurtlarını veya solucanlarını düşürücü (antihelmintik) etkisi vardır. Yaprak çayı, sindirim bozukluklarında, kabızlıkta, iştahsızlıklarda ve kan temizliğinde etkilidir. Başarıyla kullanıldığı öteki hastalıklar ise, ş ve sarılıktır. İştah açıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici etkileri vardır. Deri hastalıklarında antiseptik olarak haricen kullanılır. Ceviz yaprağı kaynatılarak, tüm sıraca (scrofula), frengi (sifilis), egzema (mayasıl), herpes (uçuk) ve raşitik hastalıklarda, kemik çürümesinde, kemik deformasyonunda ve ayrıca, iltihaplı el ve ayak tırnaklarında kullanılabilen çok etkili bir banyo katkısı elde edilir. Favus ve uyuz hastalıklarında, hasta bölgeler, taze ceviz yaprağının kaynama suyu ile yıkandığında, kısa sürede düzelme görülecektir. Bu suyla yapılan banyolar, yıkamalar, ergenlik sivilcesine, iltihaplı egzemalara, ayak terine ve kadınların akıntılarına iyi gelir. Ağız boşluğu iltihabı, dişeti, boğaz ve gırtlak hastalıklarında gargara yapılmalıdır.

Ceviz yaprağının kaynama suyu banyo suyuna eklendiğinde, donuk kabarcıkları iyileşir. Ceviz yaprağı kaynama suyu, hızlı saç dökülmelerinde de kafa derisine friksiyon (ovarak sürme) yapmakla kullanılır. Bu sıvı ayrıca, kafa bitine karşı da çok etklidir.

Haziran ortasında toplanan cevizlerden, mide, karaciğer ve kanı temizleyen, mide yorgunluğunu ve bağırsak çürüklüğünü gideren çok etkili bir ceviz tentürü elde edilir. Bu tentür, ayrıca kan koyuluğuna karşı da çok yararlıdır.

UYARILAR: İçerdiği tanen maddesi duyarlı kişilerde bazen mide bulantısı veya kusmaya yol açabilir. Bunun dışında, ceviz yaprağının bilinen bir yan etkisi yoktur. (Referans3)



Kullanım Biçimleri:

Çay hazırlamak: 

1) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 4-5 dakika demlendirilir ve süzülür. Gün boyunca 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir. (Referans1)

2) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 2-3 dakika boyunca hafif ısıda kaynatılır. Süzülen çay kullanıma hazırdır. Günde 2-3 bardak içilir. (Referans3)

Banyo ve Yıkama Katkısı: Tam banyolar için, iki büyük avuç ince kıyılmış yaprak, akşamdan 2-3 lt suya eklenir. Sabahleyin hafif ateşte 4-5 dakika kaynadıktan sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir. Gerektiğinde, bitki miktarı bir misli arttırılabilir.

Tentür hazırlamak: Haziran ortasında, 20 kadar genç ceviz dörde bölünerek bir cam kavanoza koyulur ve üstüne 1 lt kanyak eklenir. Kanyak, cevizlerin üstüne çıkmalıdır. Ağzı iyice kapanan kavanoz 14 gün boyunca güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir. Sonra süzülerek koyu renkli şişelere doldurulur. 

Referanslar:

1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben 

2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.

3- "Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk,Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul,2000

Civan Perçemi

Civanperçemi (Achillea millefolium); yöresel olarak akbaşlı, barsamaotu, binbiryaprakotu, marsamaotu, beyaz civanperçemi, sarı civanperçemi ve kandilçiçeği diye de anılır. Hayatımızdan ayrı düşünemeyeceğimiz bir şifalı Türkiye'de 40 kadar civanperçemi türü bulunmakta ve bunların birçoğu tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Türlerine göre 5-100 cm yükseklikte, yapraklar yünlü gibi tüylü ve parçalı, çiçekleri ; beyaz, fildişi beyazı, soluk sarı veya altın sarısı rengindedir. Çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Mavimtrak renkli bir uçucu yağ taşır. Bu uçucu yağda azulen, limonen, sineol, borneol, pinenler, seskiterenler vardır. Bitki çayırlarda, dar tarla yollarında, yol kıyılarında ve tahıl tarlalarının kenarlarında kümeler halinde yetişir. Güneşli havalarda çevresine aromalı keskin bir koku yayar. Aslında çiçekleri, güneşin en etkili olduğu saatlerde toplamak gerekir, çünkü o sıralarda eterli yağları ve şifalı gücü doruk noktasında olur. (Referans2: T.Baytop)

Ünlü herbalist Kneipp, bir yazısında şöyle diyor (Referans1: M.Treben): "Arada bir civanperçemi çayı içmiş olsalar, kadınlar pek çok problemle hiç karşılaşmazlardı!". Adet kanamaları düzensiz bir genç kız olsun, menopoz dönemindeki veya sonrasında olgun bir kadın olsun, tüm kadınlar için arada sırada civanperçemi çayı içmek çok önemlidir. Civanperçemi, akla gelebilecek tüm konularda, dölyatağını (rahim) en iyi biçimde etkiler. Tanıdığım genç bir kadının birden dölyatağı kanserine (rahim) yakalandığını duymuştum (Referans1: M.Treben). Kobalt ışını ile tedavi ediliyordu. Hastanın yakınları, hiç bir iyileşme umudunun kalmadığını doktordan öğrenmişlerdi. Hemen içebildiği kadar çok civanperçemi çayı içmesini önerdim. Daha aradan 3 hafta bile geçmeden aldığım bir mektupta, hastanın kendisini iyi hissetmeye ve kilo almaya başladığını öğrendiğimde büyük bir mutluluk duydum. Yumurtalık iltihaplanmasında alınmaya başlanan civanperçemi oturma banyolarının daha ilkinde ağrılar kesilir ve iltihap yavaş yavaş gerilemeye başlar. Bu banyolar aynı zamanda, yaşlı kişilerin ve çocukların yatağa işeme problemlerine karşı ve dölyatağı (rahim) akıntılarında da başarılı olur. Bu durumlarda ayrıca günde 2 bardak civanperçemi çayı da içmek gerekir. Dölyatağı kaymasında da (Prolapsus) uzunca bir süre oturma banyoları alınır, ayrıca günde 4 bardak arslanpençesi çayı içilir ve çobançantası tentürü ile dölyatağı civarına, vajinadan yukarı doğru masajlar yapılır. Miyomlar da (Kas yapılı urlar), doktor kontrolünün olumlu bir sonuç vermesine kadar, uzunca bir süre her gün civanperçemi oturma banyoları alındığında yok olabilirler. (Referans1: M.Treben). 19 yaşındaki bir genç kızda adet kanamaları bir türlü başlamıyordu. Doktoru ona doğum kontrol hapı önerdi. Kanamalar yine de başlamadı, ama kızın memeleri bir hayli irileşti. Bu durumda kız da hapları kullanmak istemedi. İşte o zaman annesi bana (M.Treben) geldi. Ona, kızına her sabah aç karnına 1 bardak civanperçemi çayı içmesini tavsiye ettim. Dört hafta sonra her şey yoluna girmişti ve bugüne kadar da yolunda gitti. Menopoz döneminde de kadınlar sık sık civanperçemi çayını anımsamalıdırlar. Bu durumda, iç huzursuzlukları ve daha başka rahatsızlıklarla karşılaşmayacaklardır. (Referans1: M.Treben) 

Civanperçemi oturma banyoları da sağlık için çok yararlıdır. Kol ve bacaklardaki sinir iltihaplanmalarında, civanperçemi katkısıyla yapılacak kol ve bacak banyoları çok rahatlatıcıdır. Fakat, bitki öğle güneşinde toplanmalıdır. Bu tür banyolar özellikle ilk alındığında yararlı olurlar ve tüm ağrılar diner.

Dr. Lutze, civanperçemini şu hastalıklara öneriyor: (Referans1: M.Treben)

Kanın kafaya sancılı biçimde basıncı 

Baş dönmesi 

Bulantı 

Göz sulanması eşliğindeki göz rahatsızlıkları 

Göz sancıları 

Burun kanaması 

Hava şartlarından kaynaklanan migren krizi 

Düzenli olarak içilen bitki çayı ile migren tümüyle iyileşebilir. Eski bitki kitaplarında civanperçemi, tüm hastalıkların ilacı olarak nitelendirilmektedir. Bedeni temizleyici etkisi sayesinde, yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden dışarı atabiliriz. Önemli olan, denemektir! Civanperçeminin en iyi biçimde ve doğrudan kemik iliğini etkilediğini ve orada kan üretimini düzene soktuğunu özellikle belirtmek gerekir. Bu gücü sayesinde bitki, kemik iliği hastalıklarında, çay kürleri, banyolar ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir. Civanperçemi, akciğer kanamalarının durdurulmasında etkilidir ve eğir kökü ile birlikte kullanıldığında akciğer kanserini iyileştirebilir. Eğir kökü gün boyunca çiğnenir ve civanperçemi çayı, sabah ve akşam olmak üzere günde 2 bardak yudumlanarak yavaş yavaş içilir. Mide kanamalarında ve basur (hemoroid) kanamalarında olduğu kadar, mide basıncı ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlar. Soğuk algınlıklarında, sırt veya romatizma ağrılarında bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak içilmelidir. Bitki çayı böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, iştahsızlığı giderir, gazları ve mide kramplarını, karaciğer düzensizliklerini, mide ve bağırsak kanalı iltihaplarını iyileştirmeye yardım eder ve bağırsak beze çalışmalarını düzenleyerek, dışkılamayı kolaylaştırır. Kan dolaşımına ve damar kramplarına karşı çok etkili olduğu için bitki çayını koroner yetmezliğinde de hararetle önermek gerekir. Rahatsız edici vajinal kaşıntılar, bitkinin kaynama suyu ile yapılan yıkama ve oturma banyoları sayesinde yok olur. Civanperçemi çiçeklerinden, basura karşı çok etkili bir merhem hazırlanabilir. (Referans1: M.Treben)

UYARILAR:

Civanperçeminin gebelik süresince kullanılmaması tavsiye edilir. Bazı duyarlı kişilerde allerjik tepkilere yol açabilir. Başkaca bilinen bir yan etkisi yoktur.

Kullanım Biçimleri :

Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır (kaynatılmaz), 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Aksi belirlilmedikçe günde 3 su bardağı çay aç karnına veya öğün aralarında içilir.

Bitki Tentürü: Çiçeklenme zamanında toplanan taze bitki ince kıyılır. Geniş ağızlı bir şişeye gevşekçe doldurulur ve kaliteli bir konyak, bitkilerin üstüne çıkana kadar eklenir. Şişe 14 gün boyunca güneşte bekletilir, arada bir çalkalanır ve süre sonunda süzülür.

Merhem hazırlamak: 100 gr tuzsuz tereyağı veya içyağı tavada iyice kızdırılır. İnce kıyılmış bir avuç kadar taze civanperçemi çiçeği ve ince kıyılmış 15 taze ahududu yaprağı tavaya atılır, çıtırdamaya başlayınca karıştırılır ve tava ocaktan çekilerek, üstü kapalı bir biçimde serin bir yere kaldırılır. Ertesi gün hafifçe ısıtılır, tülbentten geçirilerek süzülür ve temiz kaplara doldurulur. Buzdolabında saklanmalıdır!

Oturma Banyosu: Iki büyük avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki, gece boyunca soğuk suda bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülerek, banyo suyuna eklenir. 

Referanslar:

1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben , Anahtar Kitaplar Yay., Çev.: N.Eröztürk, 1994

2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.,1984,İstanbul

28 Ekim 2012 Pazar

Mesir Macunu Ve Faydaları


MESİR MACUNU VE FAYDALARI

Masina'nın meşhur mesir macununu bilmeyenimiz yoktur sanırım. 41 çeşit bahartala yapılıan mesir macunu, herderde deva bir macu. İktidarsızlıktan, yorgunlığa kadar her şeye çare olan mesir macunununda kullanılan baharatlar ;
Anason: İştah açıcı ve karminatif olarak kullanılır. 
Çivit: Halk arasında kabakulak ve pnömorinde kullanılır. Çöpçün: Hemoroit ve egzamada kullanılır.
Çörekotu: Gaz söktürücü. 
Dar-ı fülfül: Öksürük kesici ve bedeni ısıtıcı olarak kullanılır. 
Hardal tohumu: İştah açıcı ve mîdeyi yatıştırıcı olarak kullanılır. 
Havlıcan: Öksürük kesici ve ağız kokusunu gidericidir. 
Hıyarşenbe: Müshil olarak kullanılmaktadır. 
Hindistancevizi ve beşbase: Kaynatılmış suyu mîde ağrılarına iyi gelir. 
Hindistançiçeği: Hazım kolaylaştırıcıdır. 
Kakule: Lezzet verici, iştah açıcı. 
Kalbarda: Mîde ağrılarına iyi gelir. 
Karabiber: Öksürük kesici, uyarıcı ve baharat olarak kullanılmaktadır. 
Karanfil: Ağız kokusunu giderici, diş çürüklerinde ve diş ağrılarında kullanılır. 
Kebabiye: İdrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır. 
Kimyon: İştah açıcı, gaz söktürücü ve terletici olarak kullanılır. 
Kırım tartar: Kaşıntılı deri hastalıklarında kullanılır. 
Kişniş: Gaz söktürücü ve iştah açıcıdır. 
Limon tuzu: Macunun fazla tatlı etkisini hafifletmek için kullanılır.
Ma-i leziz: Kalıcı tatlılık sağlar. 
Meyan balı: Öksürük kesici, idrar arttırıcı olarak kullanılır. 
Portakal kabuğu: Mîdeyi uyarıcı, koku verici olarak kullanılır. 
Revan kökü: Laksatif ve hemoroit tedâvisinde kullanılır. 
Safran: Çarpıntı giderici ve ferahlık verici. 
Sakız: Mîdeyi rahatlatıcı ve nefes darlığında öksürük gidericidir. 
Sarı halile: İştah kesici olarak kullanılır. 
Sinameki: Müshil olarak kullanılır. 
Şamlı ve şaşlı: Kadın hastalıklarına iyi gelir. 
Şeker: Macunun kıvamını veren ve tatlandıran ana maddedir. 
Resene: Mîde rahatlatıcı ve gaz söktürücü. 
Tarçın: Kabızlığı ve karın ağrılarını giderir. 
Tarçın çiçeği: Koku özelliği için kullanılır. 
Teke mersini: Macun terkibinin daha değişik kokması için kullanılır. 
Tiryak: İlk çağlardan beri her derde devâ olarak kullanılan muhtelif maddelerden meydana gelmiş bir terkiptir. 
Ud-ül-kahar: Diş ağrısı ve diş nezlesine karşı kullanılır. 
Vanilya: Uyarıcı, olarak bilinir. 
Yeni bahar: Kuvvet verici olarak mâcunlara konulur. 
Zencefil: Nefes darlığı, soğuk algınlığı ve astıma karşı kullanılır.
Zerde çöp: Kuvvet verici ve mîdeyi koruyucudur. 
Zulumba: Mîde rahatsızlıklarında ve hemoroitte kullanılır. 
Mesir macunu; kuvvet verici, sindirimi kolaylaştırıcı, iştah açıcı, hormanları harekete geçirici, yorgunluğu giderici ve zehirli hayvanların sokmalarına karşı bağışıklık kazandırıcı özelliğe sâhiptir. Mesir macunu nun bu tıbbî faydaları yanında; mâcun kullanıldığında çocuğu olmayanların isteklerine kavuşacağı ve bir yıl boyunca çeşitli hastalıklara iyi geleceği gibi halk inançları da vardır.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Safran Bitkisi


Safran (Crocus sativus), sonbaharda çiçek açan, 20-30 cm boyunda, soğanlı bir kültür bitkisi ve bu bitkiden elde edilen baharat. Safran baharatının keskin bir tadı ve iyodoform ya da saman benzeri bir kokusu vardır. Aynı zamanda içine konduğu yemeklere altın gibi sarı bir renk katan, krosin adı verilen bir madde de içerir.
Ağırlığına göre dünyanın en pahalı baharatı olan safranın anavatanı Güneybatı Asya’dır. Safran bitkisi daha çok İspanya, Fransa, İtalya ve İran'da yetiştirilir. Türkiye’de ise safran Safranbolu’da üretilmektedir.. Yarım kilogram safran 80.000 çiçekten, yani bir futbol sahası büyüklükteki araziden, 20 gün gece gündüz çalışılarak üretilir.  Kendi ağırlığının 100.000 katını rahatlıkla boyayabilir.Safranın toptan ve perakende satış fiyatı kilogram başına $11,000 civarındadır.
Safran kelimesi Arapça sarı renk anlamına gelen usfer kelimesinden türemiştir. Latince’ye safranum, İtalyancaya zafferano ve İspanyolcaya azafrán olarak geçmiştir. Daha sonra Fransızcaya safran ve oradan da İngilizce’ye saffron olarak aktarılmıştır.
Safran dünya mutfaklarında  oldukça yaygın olarak kullanılır. Şekerlemeler ve likörlerde de sıklıkla safran bulunur. Geleneksel tedavi yöntemi olarak çok eski bir tarihe sahip olan safranın antikarsinojenik (kanser bastırıcı), anti-mutajenik (mutasyon-önleyici), immünomodüle edici, ve antioksidan benzeri özellikleri olduğu modern tıp tarafından bulunmuştur. Safran özellikle Çin ve Hindistan’da kumaş boyası olarak ve parfümeride kullanılır.
Safran yetiştiriciliğinin tarihi 3.000 yıl öncesine kadar uzanır. Uzmanlara göre safrandan bahseden ilk döküman MÖ 7. yüzyıldan kalma Asurlular döneminde Asurbanipal tarafından toplatılan bir botanik kaynakçasıdır. Bundan sonra 4.000 yıl boyunca safranın 90 kadar hastalığın tedavisinde kullanıldığına dair dökümantasyon ortaya çıkarılmıştır.
Sonraları Yunan efsanelerinde Kilikya’ya yapılan deniz yolculuklarından bahsedilir. Maceraperestlerin oraya dünyanın en değerli safranı olduğuna inandıkları safranı bulma ümidiyle gittiği aktarılır. Başka bir efsanede Crocus ve Smilax’tan bahseder. Büyülenen Crocus ilk safran bitkisine dönüşür. Antik Akdeniz ulusları; Mısırlı parfümcüler, Gazalı doktorlar, Rodoslu kasabalılar ve Yunan hetaerae adı verilen saray kadınları parfümlerde, merhemlerde potpurilerde, maskaralarda, kutsal sunaklarda, ve tıbbi tedavilerde safran kullanmıştır. Helenistik Mısır döneminin sonlarında Kleopatra’nın , afrodizyak etkisi nedeniyle banyosunda safran kullandığı bilinir. Mısırlı sağlıkçılar her türlü gastroentestinal tedavi için safranı kullanırdı. Yahudi dilinde Süleyman’ın Şarkısı’nda da safrandan saygıyla sözedilir.
Perslilerin safranı uyuşturucu maddelerle birlikte ve afrodizyak olarak kullandığı da sanılmaktadır. Asya seferleri sırasında Büyük İskender safranı içecek ve yiyeceklerinde kullandığı gibi savaş yaralarını tedavi amacıyla banyosunda da kulanmıştır.
Örneğin Hindistan’da Budist keşişler Buddha Siddhartha Gautama'nın ölümünden sonra safran renkli giysiler giymeye başlamışlardır
14. yüzyılda safran bazlı ilaçlara olan talep çok yüksek miktarlara ulaşınca Venedik ve Ceneviz gemileri Rodos gibi güney Akdeniz’de bulunan yerlerden safran getirdiler. Soylular tarafından böyle bir gemi yükünün çalınması nedeniyle ondört hafta süren "Safran Savaşı"çıkmıştır.  

Safran Bitkisi

Latince adı Crocus sativus ve soğanlı bir kültür bitkisi olan safran bitkisi Süsengiller familyasındandır. Çiçekler açınca toplanıp kurutulan stigmalar bitkinin kullanılan kısmıdır.
Safran en pahalı baharat olma özelliği ile de tanınır. İspanya, Fransa, İtalya, İran, Hindistan, Fas, Yunanistan’da safran ekimi yapılmaktadır.
İspanya ve iran en önemli safran üretici ülkelerdir ve dünya üretiminin büyük birçoğunluğunu bu iki ülke gerçekleştirmektedir.
Ülkemizde safran üretimi sadece safranboluda az miktarda yapılmasına rağmen kurutma metodunda balmumu kullanımı kaliteyi düşürmektedir.
Safranın içinde safranalpikrokrosinkrosin adlı maddeler bulunmaktadır. Safranın yaklaşık 80 kadar türü vardır. Baharat ilaç ve boya bitkisidir.
Kendi ağırlığının 100 bin katı sıvıyı sarıya boyar. Safran fiyat olarak oldukça pahalıdır. 1 kilo safran fiyatı 10-15 bin dolar civarındadır. Gerçek safranı bulmanın zorluğu ve de fiyatının yüksek olması bu bitkinin kullanımını etkilemektedir.
Safran nerelerde kullanılır ? İlaç, gıda, kozmetik ve boya sanayi safranın başlıca kullanım alanlarıdır.
Safran bitkisi hava geçirmeyecek kaplarda saklanmalıdır. Nem ve ışıktan korunmalıdır.
Safran Faydaları Nelerdir?
Hafızayı güçlendirir.
Depresyona karşı yararlıdır. Serotonin düzeyini etkilediği düşünülmektedir.
İştah açıcı
Kadınların adet öncesi semptomlarını hafifletebilir.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneyde safranın cinsel gücü artırma özelliği görülmüştür.
Safran Kullanımı
Günlük kullanım 0.5 - 1 gr.
Toz ya da tel halinde satılır.
Ülkemizde safran yerine aspir denilen (yalancı safran) bitki satılmaktadır. Ancak aspirin aroması ve kokusu zayıf olduğu için gerçek safrandan ayırtedilebilir.
Toz halde satılan safranın sahte olma ihtimali fazladır.
Yine başka bir hile ağırlığını artırmak için bal ve yağ emdirilmesidir.
Amerikada safran satışı açıkta degil market yöneticisinin kasasında muhafaza edilerek peşin ödeme karşılığında yapılmaktadır.
Safran bitkisinin zararları ve yan etkileri
Fazla oranda kullanımı zehirleyicidir ve hayati tehlike taşır!
Böbreklere zarar verir.
Kanamaya neden olur.
Düşük yapma riski olduğundan hamile kadınlar kullanmamalıdır.
Belirli dozlar sağlık açısından tehlike yarattığından dolayı herhangi bir rahatsızlık için kişinin kendi başına kullanmaması yerinde olur.

4 Eylül 2012 Salı

Kudret Narı Macunu Nasıl Yapılır-Kudret Narı Macununun Faydaları Yararları Nelerdir

facebok sayfam:  https://facebook.com/peratasarim begen butonuna lutfen tiklayiniz.


Kudret narının her ne kadar ana vatanı hindistan olsa da ülkemizde de son yıllarda yetiştiriciliği yaygınlaşan bir meyve olarak dikkat çekmektedir. Lezzetli bir yiyecek ve meyve olmasının yanında kudret narı aynı zamanda bir çok hastalığa iyi gelmekte ve insanlara şifalar dağıtmaktadır. Kudret narının bu şifavi etkilerinden faydalanabilmek için özelikle kudret narı değişik biçimlerde cilt sağlığı veya cinsel gücü güçlendirme amacıyla da kullanılmaktadır. Bu yazımızda kudret narı nedir, özellikleri nelerdir gibi merak edilen sorulara yanıtlar vermek istedik.
Kudret narının en yaygın kullanım şekillerinden bir tanesi olan Kudret Narı Macunu, nasıl yapılır ve nelere dikkat edilmeli gibi soruları yanıtlayarak kudret narının yararları hakkında bilgiler edileli
Kudret narının çekirdekleri çıkarıldıktan sonra 2 adet kudret narı meyvesi ezilir ve yarım kavanoz balın içine konulur. Bu karışım 45 gün boyunca sabah ve akşam aç karnına bir yemek kaşığı tüketilebilir.
Kudret narı macunun sağlığa faydaları çok çeşitli ve çok yönlüdür. Kudret narı macununun biyoaktivte yönünden çok zengin bir meyve olduğu bilinmektedir. Salatalığa benzeyen ve hafif acımsı bir tadı olan kudret narı, içerisinde bulunan lektin adı verilen bir tür insülin reseptöre nedeniyle, tatlı yeme isteğini bastırmak için kullanılmaktadır.
Tatlı yeme isteği, diyabetli hastalarda ve aşırı kiloları olan şişman kişilerde zararlı yan etkiler doğurabilir. Bundan dolayı hazırlanan kudret narı macunu ile zayıflama, iştah kesme, glikemik dengenizi sağlama, hızlı zayıflama, çabuk kilo verme gibi faydalar sağlayabilirsiniz.
Kudret narı macunu ayrıca ülsere, pekliğe, selülite, bölgesel kilolara ve bölgesel zayıflamaya, karaciğer hastalıklarına , cilt lekelerine bitkisel şifa kaynağıdır. Aldığınız kudret narı macunun orjinal kudret narı macunu almaya özen gösteriniz.
Kudret narı macununun kendine has kötü bir tadı vardır. O nedenle kudret narı macunu ile bal karışımını birlikte iyice mikserde karışıtırarak yemenizi tavsiye ederim
Kudret Narı (Momordica) Kabakgiller familyasından, tırmanıcı, ince gövdeli, bir yıllık bir bitkidir. Yaprakları saplı ve el gibi parçalıdır. Meyvesi olgunlaşınca, birbirinden ayrılır. Meyveleri 10-15 cm boyunda şişkin ve iki uçta incelmiş şeklindedir. Üzerinde kabarcıklar vardır. Turuncu – sarı renktedir. Ev ilaçlarında, zeytinyağı ile karıştırılarak kullanılır.
Faydaları; Mide ülserini tedavi eder. Egzama ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır. Yaraların çabuk kapanmasını sağlar.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Tüy Azaltıcı bitkisel kür

Tüy problemi olan kadınlar için Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu tavsiyeli tüy azaltıcı kür tarifi ve tüylere bitkisel çözüm önerisi.. Nane bitkisinin bayanlardaki tüylenme problemi için oldukça etkili olduğunu ve nanenin tüy azaltıcı faydası olduğunu belirten Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu öncelikle tüylenme nedeninin doktora danışılarak öğrenilmesi gerektiğini söylüyor.
Eğer aşırı tüylenme nedeni östrojen hormonu azlığı veya testosteron hormonu fazlalığı ise bu durumda taze nanenin tüy azaltıcı etkisinden faydalanılabilir.
Tüy azaltıcı nane kürü hemen hemen 1 aylık sürede sonuç veriyor ve bu sürecin sonunda yapılacak tahlillerde östrojen hormon miktarının arttığını görmek mümkün oluyor. Tabiki bu da tüy azaltıcı ve tüy inceltici etkilere neden oluyor.
Tüy azaltıcı taze nane kürü
Tüy sorunu olan kadınlar bir ay süresince öğlenleri ve akşamları yemeklerden 10 dakika kadar önce bir tutam taze nane tüketmeliler. Tüy probleminin seyrine göre bu tüy kürünü kullanmaya devam edilebilir.

Kırışıklara Karşı Bitkisel Çözüm


Kırışıklara Karşı Bitkisel Çözüm

* Salatalık,
* Yumurta sarısı,
* Süt,
* Ihlamur,
* Acı badem,
* Pirinç unu.
Hazırlanışı Ve Kullanımı
- Hıyarın ezilerek suyu elde edildikten sonra sütle karıştırılarak krem kıvamına getirilir. Hazırlanan bu krem maske yapılarak yüz bölümüne sürülür.
- Acı badem yağı, pirinç unu ve yumurta sarısı ile bir kaba konarak karıştırılır. Hazırlanan karışım krem kıvamına gelinceye kadar süt ile yoğrulur. Elde edilen kremden, banyodan bir saat önce vücuda masaj yapılarak sürülür.
- Ihlamur çiçeği ve yaprakları ezildikten sonra sütle karıştırılır. Elde edilen karışım, hıyar suyu ile yoğrularak krem kıvamına getirilir. Hazırlanan kremden yatmadan önce cilde sürülür.

siyah noktalardan kurtulmak için bitkisel formül

Gülsuyu içerdiği phenyletil alkol ile çok etkili mikrop öldürücü etkiye sahiptir.
bu etkisinden dolayı ciltteki mikropları öldürerek gözeneklerin küçülmesine yani siyah noktaların giderilmesine etki eder.yani doğal tonik etkidedir.
şimdi sizlere evde hazırlayabileceğiniz çok basit bir yöntemle doğal gül suyu elde etme yöntemi...

1 litrelik cam kavanozu muzun içerisine
yarısını kaplayacak şekilde gülümüzü koyalım
üzerini tam kaplamayacak şekilde suyumuzu ekleyelim.
1 hafta boyunca düzenli çalkalarak güneş gören penceremizin önün de bekletelim.
1 haftanın sonunda oluşan gül duyunu bir tülbent yardımıyla süzelim.
doğal gül suyumuz hazır.
sabah ve akşam yatmadan önce bir pamuk yardımıyla cildimize uygulayalım.
acil şifalar dileriz..
Şifalı bitkilerle siyah noktaları temizleme

Cildi Besleyici yağlar

Cildi Besleyici yağlar

Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden özel olarak toplanan bitkilerden, soğuk sıkma metodu ile elde edildi. Soğuk sıkma metodu yağların yararlı özelliklerinin kaybolmaması için ısı uygulaması yapılmadan gerçekleşen bir yağ elde etme biçimi. Böylece yağların içindeki cilde yararlı maddeler ve vitaminler yok olmuyor. Bu yöntemde bitkilerin tohum veya çekirdeklerinden elde edilen taze sıkılmış yağlar, hiç bekletilmeden üretime alınıyor. Aromatik yağlarla, istenilen etkiye göre karıştırılarak, doğal masaj yağları elde ediliyor.
Saç Bakım Yağı ve Toniği 
Otacı uzmanları, saçların yaz aylarında sağlık ve güzelliğini korumak, dökülmesini önlemek için ısırgan, civanperçemi gibi bitkisel özler, saç tellerini kalınlaştırıp, sağlamlaştıran B3 ve B5 vitaminleri içeren Saç Toniği ve çörekotu, defne gibi bitkisel hammaddeler içeren Saç Bakım Yağı olarak iki ayrı ürün hazırladı. Güneşten, boyadan ve dış etkilerden yıpranan saçların bakımı için Saç Toniğini her sabah, Saç Bakım Yağını da haftada bir kez saç diplerine masaj yaparak uygulamak gerekiyor.

Aromaterapi masaj yağlarının genel özellikleri
Isıtıcı: Vücutta esneklik ve rahatlama sağlayan ısıtıcı etkili aromatik yağlar ile cildi besleyen, nemlendiren vitamin ve bitkisel yağlar içerir. Spordan sonra, tutulan adalenin rahatlatılmasında masaj yapılarak uygulanır. Bileşimi: Kayısı Çekirdeği, Ceviz, Susam, Zeytin, Heliantus, Defne Yaprak, Karanfil, Nane, Okaliptüs Yağları ve E Vitamini.

Canlandırıcı: Cilde taze ve pürüzsüz bir görünüm veren aromatik yağlar ile cildi besleyen, nemlendiren, yenileyen vitamin ve bitkisel yağlar içerir. Kuru ciltlerin günlük bakımında, güneş banyosu sonrasında, tüm vücuda ve yüze uygulanan masajlarda kullanılır. Bileşimi: Kayısı Çekirdeği, Tatlı Badem, Buğday Tohumu, Ceviz, Susam, Zeytin, Heliantus, Fesleğen, Sedir, Sardunya, Limon Yağları ve E Vitamini.

Sıkılaştırıcı: Kan dolaşımını hızlandıran, cilde sıkı ve sağlıklı görünüm kazandıran aromatik yağlar ile cildi besleyen ve nemlendiren vitamin ve bitkisel yağlar içerir. Vücutta selülit içeren bölgelerde pürüzsüz görünüm istendiğinde masaj yolu ile uygulanır. Bileşimi: Kayısı Çekirdeği, Üzüm Çekirdeği, Ceviz, Susam, Zeytin, Heliantus, Biberiye, Ardıç, Adaçayı, Okaliptüs, Mersin Yağları ve E Vitamini.

Rahatlatıcı: Moral ve rahatlık hissi veren, stresten arındıran, yatıştırıcı etkili aromatik yağlar ile cildi besleyen, nemlendiren vitamin ve bitkisel yağlar içerir. Tüm vücuda masaj yolu ile uygulanır. Bileşimi: Kayısı Çekirdeği, Ceviz, Susam, Zeytin, Üzüm Çekirdeği, Heliantus, Lavanta, Turunç, Bergamut, Sardunya Yağları ve E Vitamini.

Afrodizyak: Vücut, zihin ve ruh uyumunu sağlayan, duyguları harekete geçiren aromatik yağlar ile cildi besleyen, nemlendiren vitamin ve bitkisel yağlar içerir. Tüm vücuda, özellikle uyumadan önce masaj yapılarak uygulanır. Bileşimi: Kayısı Çekirdeği, Ceviz, Susam, Zeytin, Heliantus, Ylang Ylang, Sandal Ağacı, Zencefil, Paçuli, Sedir Yağları ve E Vitamini.

Bitkisel saç bakım ürünlerinin genel özellikleri
Saç Toniği-Güçlendirici: Saç dökülmesini önleyen, güçlendiren, sıklaştıran, saç tellerini kalınlaştırıp sağlamlaştıran bitkisel ekstreler ve vitaminler içerir. Her sabah saç diplerine nemlendirecek kadar uygulanır. Parmak uçları ile saç diplerine masaj yapılır. Durulanmaz, şekil verilerek saçı gün boyu beslemesi sağlanır. Bileşimi: Deiyonize Su, Alkol, Gliserin, B3 ve B5 Vitaminleri, Civanperçemi, Isırgan, Adaçayı, Ihlamur, Papatya ve Biberiye Ekstreleri.

Saç Bakım Yağı-Besleyici: Yıpranmış saçları onaran, dökülmesini önleyen, güçlendiren, parlaklık ve sağlıklı görünüm veren aromatik yağlar ile besleyen, nemlendiren, koruyan vitamin ve bitkisel yağlar içerir. Haftada bir kez tüm saç diplerine parmak uçları ile ovularak uygulanır. Tüm saça yedirilir. Saçta en az 2 saat bekletildikten sonra Otacı Şampuan ile yıkanır. Bileşimi: Zeytin, Susam, Ceviz, Tatlı Badem, Buğday Tohumu, Hint, Heliantus, Defne Yaprak, Ardıç, Mersin, Biberiye, Çörekotu, Nan