sayfamı beğen ;)

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Kayısı Yağı Faydaları


Kayısı yağı tüm cilt tiplerine rahatlıkla uygulanabilen bir yağ çeşidir. A vitamini içeren Kayısı yağı cildi olduğundan daha çok nemlendirir. Doğal bir parlaklık ve canlılık verir. Gençlik dönemlerinde oluşna aknelerin temizlenmesinden önemli rol oynar. İçerisinde kalsiyum, magnezyum, karotin ve betakaroten gibi maddeleri bulundurduğundan dolayı ciltteki kırışıklıkları azaltır, kuru ciltli olanlar, günde bir kez deriye kayısı yağı sürdüğü takdirde çok iyi sonuçlar vermektedir. Yağlı ciltler için haftada bir kere yeterli olmaktadır.
Kayısı yağı nedir? Kayısı yağı İçeriği : Buhar distilasyonu yöntemiyle elde edilmekte olan %100 doğal kayısı yağı Kayısı kabuğundan elde edilmektedir.
Kayısı yağının Faydaları : Akneleri temizler, cilde canlılık vermekte yardımcı olur. Yaşlanma ile ortaya çıkan kırışıklıkları önler. Nemlendirici, arındırıcı ve onarıcıdır.
Kayısı yağı Nerelerde Kullanılır : Yüz temizliğinde ve nemlendirici olarak da kullanılmaktadır. Dahilen parazit problemleri için de kullanılmaktadır.
Önerileri : Geceleri yatmadan hemen önce nemli bir pamuğa dökeceğiniz kayısı yağını yüzünüze ve boynunuza dairesel hareketler şeklinde sürünüz. Gündüzleri ise nemlendirici krem yerine kullanabilirsiniz. Dahilen suya 4-5 damla damlatılarak içebilirsiniz de.
Uyarılar : Dahili olarak 10 yaşından küçük çocuklarda kullanılması tavsiye edilmez. Banyo sırasında banyo zeminini kayganlaştırıcı özelliğine dikkat etmek gerekir. Düşmelere ve kaymalara yol açabilir.

Ciğer Otu Faydaları


Şifalı bitkilerden birisi olan ciger otu içerek veya krem gibi kullanılabilen bir bitki türüdür. Şifalı ciğer otunun çiçekleri önce kırmızı renkte açar, daha sonra mor ve mavi arası bir renge dönüşmektedir. Orman kenarlarında ve çayırlarda sıkça rastlanır. Marmara ve Karadenizde bölgelerinde bulunur. Eskiden akciğer hastalıklarına karşı fazla kullanıldığı için bitkiye Ciğer Otu adı verilmiştir. Nisan ayında, toplanan çiçek ve yapraklar gölgelik yerde kurutulduktan sonra kullanılacağı zaman suda kaynatılarak tüketilir.
Ciğer Otunun Faydaları
• İdrarı attırır, göğsü yumuşatır, öksürüğü geçirir.
• Meme çatlakları ve meme başlarının temizlenmesine yardımcı olur.
• Hafif yanıklarda da uygulanır.
• Suda kaynatılarak içilir ve merhem olarak da sürülür.

Gözaltı Morluklarını Gideren Bitkisel Kür


Suna Dumankaya bu sorunu ortadan kaldırmak amacıyla bazı tavsiyelerde bulunmaktadır. Bunlardan birisi de patates suyu kompresi yapmaktır.

Göz altı morluklarına patatesin iyi geldiği eskiden beri bilinmektedir.
Cilt uzmanı Suna Dumankayanın gözaltı morluklarına özel bir diğer tavsiyesi taze incir kompresi. Taze inciri ortadan ikiye bölün. Daha sonra göz altınızın üzerinde yaklaşık olarak 15 dakika süre ile bekletin. Ardından kuşburnunu çay gibi demleyip süzünüz. Pamuk vasıtasıyla göz çevrenize yavaş yavaş kompres işlemini uygulayın.

Suna Hanımın gözaltı problemlerine özel son tavsiyesi ise bu bölgeye bal ve limon suyu uygulamak. Morlukları olduğundan daha da hafifletmek için, birer çay kaşığı bal, limon suyu ve tuzsuz tereyağını birbiri ile karıştırıp, gün aşırı ince bir tabaka halinde göz altı bölgenize uygulayınız. 20 dakika süre ile beketiniz. Bu işlemi haftada bir de kivi kabuklarının ıslak kısmını 15 dakika gözaltınızda tutun. Bunların haricinde elma suyu ile kompres yapmak da faydalı olabilmektedir. Bundan başka ise kivi ile göz altı morluklarından kurtulmak mümkün olmaktadır. Kivi kabuğunun ıslak olan kısmını göz altı probleminizin yaşandığı bölgede bekletmeniz yeterlidir.
Suna Dumankaya hakkında bilgiyi buradan öğrenebilirsiniz: sunadumankaya.com.tr

SAÇ BEYAZLAMASINA KARŞI KÜRLER



  • 20 gr zencefil
  • 20 gr helile
hepsi birbiri ile karıştırılarak macun haline geldikten sonra her gün 1 bir kaşık kadar aç tok farketmez yutulduğunda saç beyazlamasını önleyebilirsiniz. 
Güzellik uzmanı Suna Dumankaya beyazlayan saçlara özel bitkisel çözümü. İşte malzemeler
  • 1 tane orta boy soğan
  • 1 tane (5 diş) sarımsak
  • 1 adet yumurta sarısı
  • 1 kaşık kadar zeytinyağı
Soğan ve 5 diş sarımsak bir kabın içinde ezilir ve içerisinde yumurta sarıcı ilave edilir. Sonrasında 1 yemek kaşığı zeytinyağı da eklendikten sonra krem kıvamına gelene kadar karıştırılır. Hazırlamış olduğunuz bu karışımı sanki saçlarınızı boyuyormuş gibi sürünüz. Yaklaşık olarak 1 saat beklettikten sonra ılık sı ile masaj yapar gibi yıkayarak çıkarınız. Bu kür sonuç verene kadar haftada 1 kere tekrarlamınızı tavsiye ediyoruz. 
İbrahim Adnan Saraçoğlu'ndan saç beyazlamasına karşı tavsiye
  • Kurutulmuş bektaşi üzümü
  • Hindistan cevizi yağı
Bu ikisini birbiri ile karıştırarak siyah renge gelene kadar kavurun. Daha sonrasında saçınıza sürerek en az 30 dk bekletin. Bu karışım rengi açılmış gri renkli saçlarınızı tekrar siyah renge kavuşturacaktır. 

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Bu bitkiler mucize gibi!


Önce  bazı önemli noktalara dikkatinizi çekmek  istiyorum. Şifalı bitkilerin ‘doğal’ olarak etiketlenmiş olması, o desteğin güvenli ve zararsız olduğunu göstermez. Örneğin kava biberi bitkisi, ciddi karaciğer hasarına yol açabilir. Şifalı bitkisel  destekler ilaç benzeri etki yapabileceğinden  hamile ve emziren kadınlarla çocuklarda  kullanımına çok dikkat edilmeli. Özellikle  ilaç kullanan hastalar, şifalı bitkisel destekler  konusunda önce doktorlarına danışmalı. Bazı  bitkisel desteklerin ilaçlarla etkileşerek sağlık  sorunlarına yol açtığı biliniyor.
Aloe: Zambak ailesinden. Binlerce yıldır topikal kullanılan aloe vera jeli, günümüzde kesikler, yanıklar, donuk, bası yaraları ve sedef hastalığında tercih edilir. Sindirim sistemini düzenleyici ve kabızlığı giderici etkileri var. Aloenin deri üzerindeki uygulamasında sadece hafif alerjik reaksiyonlar izlenir. Bağırsak tıkanmaları ve apandisit sorunları olanlarla hamile, emziren kadınların kullanması uygun değil.
Ekinezya: Papatya ailesinden. Viral, bakteriyel ve mantar enfeksiyonlarında özellikle üst solunum yolu rahatsızlıklarında kullanılır. Kanser tedavisine yardımcı olmak amacıyla bağışıklık sistemini uyarıcı özelliğiyle tercih edilebilir. Hamilelikte  kullanımıyla ilgili net veriler yok. Alerjik reaksiyonların gelişmemesi için astım ve alerjik rinit gibi rahatsızlıkları olanlara önerilmez.
Efedra: Afrika,  Avrupa ve Asya çöllerinde yetişen bir çalı bitkisi. Geleneksel olarak astım, bronşit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarında ve terlemeyi uyarmak için kullanılır. Efedra, efedrin denilen bronşları açıcı farmakolojik maddenin kökenini oluşturur. Efedrin sıklıkla kafeinle kombine edilir, iştahı azaltır ve kilo kaybını hızlandırır. Hipertansiyon, kalp-damar ve beyin hastalıkları, sara krizleri ve tiroid  rahatsızlıklarında kullanılmaz.
Ginkgo: Aynı isimli ağacın kurutulmuş yaprağından elde edilir. Alzheimer hastalığında, beyin kanamaları sonrası gelişen demans gibi rahatsızlıklarda tercih edilir. Ginko pıhtılaşmayı engellediği için beklenmedik kafa içi kanamalarına yol açabilir. Yaşlılarda olumsuz ilaç etkileşimlerine neden  olabilir. Hamilelere ve  emziren annelere önerilmez.
Süt devedikeni: Papatya ailesinden. Siroz, alkolizm, viral ve toksik hepatit gibi karaciğer hastalıklarında kullanılır.  Biyolojik aktif  maddesi ‘silymarin’in sadece yüzde  20-50’si mideden emilir. Bulantı, kusma, kaşıntı ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
Sarı kantaron: Hypericum  perforatum isimli sarı çiçekli bitkinin antenlerinden elde edilir. Hafif depresyonlarda kullanılır. Deri döküntüsü, bulantı, kusma, yorgunluk gibi yan etkileri bulunur. Manik  dönemi kötü yönde etkileyebilir. Hamile ve  emziren kadınlara önerilmez.
Kaynak: Milliyet.com.tr - Dr.Eser Alptekin

Tavuktaki Büyük Tehlike!


Yakında ilaç almak için eczaneye değil markete gitmemiz gerekecek. Üstelik bundan sonra yutması zor, tatları berbat tabletler, şuruplar; canımızı yakan iğneler yerine bir takım besinleri “afiyetle” yememiz de yeterli olacak.

Mesela antibiyotik iğnesi olacağımıza hindi bifteği, depresyon için hap yutacağımıza tavukgöğsü veya burnumuz aktığı için antihistaminik alacağımıza tavuk şiş yiyerek ilaç ihtiyacımızı karşılamış olacağız.

Hayır, gülmeyin.
Amerika’ da biri Johns Hopkins diğeri Arizona Üniversiteleri tarafından yapılan iki ayrı araştırmaya göre fabrika tavukları kafein, antibiyotik, antihistaminik, antidepresan ve hatta arsenikle besleniyorlar.

Bu araştırmaların ilkinde, tüyden yapılan yemlerin 12’ sinde 59 ilaç ve kişisel bakım ürününün varlığı araştırıldı. Bunların hepsinde de testler pozitif sonuç verdi. Her bir örnekte 2-10 arasında altı farklı sınıf antibiyotik tespit edildi. 12 örneğin 10’ unda kafein, difenhidramin ve asetaminofen bulundu. Çin’ den ithal edilen yemlerde ise Prozac tespit edildi.

Kümes hayvanları kesildikten sonra tüy ve telekleri atılmıyor, yeme dönüştürülüyor ve gübre veya kümes hayvanları, domuz ve balıklar için yem olarak kullanılıyor. Buna “tüy yem” adı veriliyor.

Tavuğun tüylerinde tıpkı insan tırnağında olduğu gibi vücuda giren kimyasal maddeler belirlenebiliyor.

Bu tüy yemlerde, kinolon sınıfından antibiyotikler bulunduğu tespit edildi. Oysa bu antibiyotiğin dirençli mikropların gelişimine yol açması sebebiyle 2005 senesinden beri hayvancılıkta kullanılması yasak. Amerika’ da antibiyotiğe dirençli mikroplar yüzünden ölenlerin sayısı AİDS’ ten ölenlerin sayısından daha fazla!

Antibiyotikler tavuklara enfeksiyon tedavisi için değil daha çabuk büyümeleri için veriliyor.

Difenhidramin bir antihistaminik. Bunlar stres giderici, rehavet verici etkilerinden yararlanılmak için veriliyor; çünkü stres altında olan tavuklar yavaş büyüyor ve etleri de sert oluyor. Asetaminofen ve Prozac’ ın da benzer etkilerinin olması muhtemel.

Kafeine gelince. Kahve küspesi veya yeşil çay tozu tavukların uyanık kalmasını sağlıyor ve böylece de bunların beslenmek için daha fazla zamanları oluyor.

Tavuk yeminde arsenik de var
Amerika’ da broiler tavukların % 90’ ının yemlerine arsenik katıldığı biliniyor. Tavukların tüyleri ise işlenerek hayvan yem katkısı veya gübre olarak kullanılıyor. Arsenik ihtiva eden ilaçlar –özellikle de roxarsone- tavukların tüylerinde keratin maddesinde toplanıyor.

Roxarsone’ da organik arsenik var. Sağlık için asıl zararlı olan inorganik arsenik. Organik arsenik havada, suda ve toprakta bulunabiliyor.

İkinci araştırmada ise Amerika’ nın 6 eyaleti ve Çin kaynaklı tüy yemlerde arsenik olup olmadığı ve bunun tabiatı araştırıldı. Arseniğin toksik etkileri türe bağlı olduğundan tespit edilen arseniğin biyolojik geçerliliği belirlendi.

Test edilen her “tüy yem” örneğinde kilogram başına 44-4100 mikrogram arasında arsenik bulundu ve bunların % 37-88’ inin inorganik arsenik olduğu anlaşıldı.

Örneklerin hiçbirinde roxarsone bulunmadı.
Tavuklara arsenik hem antibiyotik özelliğinden faydalanmak ve hem de ete pembe bir renk vermek için kullanılıyor.

Tatsız ve kokusuz bir madde olan arseniğin içme sularında hangi miktarda bulunabileceği belirlenmiştir ama yiyecekler için böyle bir standart yoktur.

Tavuk üreticileri ne diyor?
Milli Tavuk Konseyi (National Chicken Council) hemen itirazlarını bildirmiş. Diyorlar ki:

“Bu araştırma tavuk etinde değil tüyünde yapılmıştır. Amerika’ da eti için üretilen kümes hayvanlarına arsenik veya adı geçen ilaçların hiçbiri verilmez. Bu araştırmalarda kullanılan çok hassas metotlar hemen her şeyde bu kimyasal maddeleri yıllardan beri ve hatta hiç kullanılmamış olsalar da tespit edebilir”.

Araştırmacılar şaşkın!
Bakın araştırmayı yapan bilim adamları –mesela Nachman- neler diyor neler:
“Karşılaştığımız sonuçlar karşısında şaşırdık kaldık. Zaten her araştırmamızdan sonra organik yiyeceklerin değerini daha iyi anlıyor ve onlara yöneliyoruz. Artık fabrika tavuğu yemiyoruz.Yemlerde 7 seneden beri yasak olan antibiyotikler var. FDA’ nın bu işin denetimini endüstriye bırakması olacak iş değildir. FDA hayvan yemlerine hangi maddelerin girdiğini titizlikle takip etmelidir.  “

Gelelim neticeye
Siz adı güya beslenme uzmanı olan ama aslında “endüstrinin besleme uzmanları”olan zevatın sözlerine kanmayın sakın.

Bu araştırmanın ette değil de yemde yapılmış olması bir şeyi değiştirmiyor.
Yemde bulunan her şey hayvanın kanına geçiyor ve böylece tüm vücuduna yayılıyor; etine de geçiyor yumurtasına da.

Ey vatandaş; uyan artık, uyan.
Sağlıklı beslenmek için sesini yükselt; yoksa daha çok tokat da yersin, zehir de!

Ama “Yok, biz 'Prozac' yerine tavuk göğsü, 'Tynenol' yerine hindi budu, 'Cipro' yerine tavuk suyuna çorba yemek istiyoruz” diyorsanız, afiyet şeker olsun size.


Kaynak: Ahmet Rasim Küçükusta / HaberTürk 

Sosis, Salam ve Sucuk Etine Yüzde 100 Zam!


Sosis, salam ve sucuk gibi şarküteri ürünlerinde tavuk ve sığır eti karışımını kaldıracak tebliğ 15 gün içinde çıkıyor. Yeni tebliğ ile üreticiler 3 ürün içinde yüzde 100 sığır, tavuk ya da hindi eti kullanmak zorunda kalacak. Karışımı yasaklayan uygulama, fiyatları da 2’ye katlayacak...
Sahte bal satan firmalardan sonra gözlerin çevrildiği şarküteri ürünleri pazarında da büyük bir değişim yaşanıyor. Şimdiye kadar tavuk ve kırmızı et karıştırılarak üretilensucuk, salam ve sosis gibi ürünler 15 gün içinde çıkacak yeni tebliğ ile tamamen değişiyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın uygulamasıyla üreticiler artık sucuk, salam ve sosiste yüzde 100, sığır, tavuk ya da hindi eti kullanmak zorunda kalacak. Ancak Avrupa ülkelerinde de bulunan bu uygulama, fiyatları da ikiye katlayacak.
 8 Liraya Et Sosis Olur mu?
Tek başına Türkiye’nin piliç eti ihracatının yüzde 20’sini gerçekleştiren Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu, tebliğin pazarın dengelerini değiştireceğini söyledi. Şirketlerin üretim bantlarını bile yeniden düzenlemek zorunda kalacağını anlatan Keskinoğlu, “Pazarda karışım ürünlerin payı çok yüksek. Bazı üreticiler yüzde 80 kırmızı et, yüzde 20 tavuk ile sosis yaptığını beyan ediyor. Ama rakamlar tam tersini söylüyor. Kırmızı etin kilosu 25 lirayken kilosu 8 liraya sosis üretilir mi?” diye sordu.
Yeni uygulama ile kilo fiyatları 7-15 lira arasında olan sosis, salam ve sucuk fiyatlarının ikiye katlanacağını vurgulayan Keskinoğlu, şöyle konuştu: “Artık tüketici istediği ürünü bilerek alacak. Dünyanın en ucuz protein kaynağı tavuktan yapılan ürünler yine ucuz olacak. Ancak kırmızı et ile üretilen sosis, salam ve sucuğun fiyatı et fiyatlarına paralel olarak artacak. 22 liradan ucuz et ürünü satmak çok zor.”
Tavuk Diye Deri Yedirmişler
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, uygulamayı geçtiğimiz aylarda yaptığı denetimlerden çıkan sonuçlar nedeniyle başlatma kararı aldı. Yapılan incelemelerde yüzde 100 dana eti denilen bazı ürünlerde tavuk eti çıkmıştı. Hatta pazar ve market raflarında ucuz fiyata satılan sucuk, salam ve sosisin üretiminde maliyeti düşürmek için tavuk kemiği kullanıldığı iddia edilmişti.
Keskin Keskinoğlu, bakanlığın aldığı yeni analiz cihazlarının hem karışım oranını hem de sakatatları ayırabildiğini söyledi. Keskinoğlu, “Yeni alınan cihazlar sayesinde tavuk denilen ürünlerde kullanılan deri ve kemiğin oranı bilinecek ve önlem alınacak. Artık ürünler daha sağlıklı olacak” dedi.
Kaynak: milliyet.com.tr

18 Mayıs 2012 Cuma

Kompresler - cildi canlandırmak için yöntemler


Kompresler,maskelerle aynı sınıfa girerler.bunları kullanmaktaki amaç cildi canlandırmak,yumuşatmak veya dinlendirmektir.Bir kompres aşağıdaki toniklerden birine batırılmış bez tabakalarından ibarettir.
  • PAPATYA KOMPRESİ:Bir avuç paspatyayı 2 bardak suda 10 dakika kaynatın .Süzün ve kompres bezini veya havlusunu bunun içine batırın ve yuzunuze havluyu örtüp bir süre böyle bekleyin.
  • IHLAMUR KOMPRESİ:Papatya kompresinde olduğu gibi hazırlanır.
  • SİNİROTU KOMPRESİ:Sinir otu çok eskiden beri bilinen ve enetkili şifalı otlardan biridir.3 çay kaşığı sinirotu yaprağını bir bardak suya atın ve kaynatın.kompresi bununla ıslatıp uygulayın.(sinirotu aktardan alınabilir ama bahçe ve tarlalarda bol bol bulunabilir)
  • CANLANDIRICI KOMPRESİ:bezi suya batırın ,sıkın,sonra da salatalık limon veya portakal suyuna batırın.Meyvenın suyunu değil kendisini de kullanabilirsiniz.Bunun için iki bezin arasına koymak gerekir.
  • not:bezi yüzünüzden çıkarmadan önce buzu yüzünüze yani bezin üstünden bir kaç kez sürün.Bu cildinize canlılık ve tazelik kazandırır.Yorucu bir günün ardındanyapacağınız bir kompres ,sizi canlı ve sıcak gösterecektir...

10 Mayıs 2012 Perşembe

SİVİLCELER İÇİN DEFNELİ GÜZELLİK KREMİ

Malzemeler: 

Üç tutam defne yaprağı, 
Bir tutam tarçin yaprağı 
Bir bardak kayısı suyu (Taze sıkılmış) 
Bir adet çırpılmış yumurta sarısı 
Yarım fincan süt
Hazırlanışı: Üç tutam defne yaprağı, bir tutam tarçın yaprağı toz haline getirildikten sonra bir bardak kayısı suyunda pişirilir. Bir adet çırpılmış yumurta sarısı ve yarım fincan süt karıştırılarak krem elde edilir. 

Faydaları: Yüzdeki sivilceleri gidermek ve tene tazelik sağlamak için yatmadan önce uygulanır. Defneli güzellik kremi Şampuan olarak kullanıldığında, saç dökülmesini durdurur, saçların ağarmasını geciktirmede de yararlı olur.

Ender Saraç Salatalığın Faydaları

Ender Saraç, salatalığın faydaları arasında, bağırsakları yumuşatan etkisinden de söz etmektedir. Çok fazla salatalık yiyenlerin ishal oldukları da unutulmamalıdır.
Salatalığın faydaları arasında, basura iyi gelme özelliğinden de söz etmek faydalı olacaktır.
Ender Saraç, salatalığın faydaları arasında, sıcak yaz günlerinde harareti kesen özelliğinden de bahsetmektedir.
Salatalığın faydaları arasında, sinirleri yatıştırıcı özelliğinden de söz etmek gerekmektedir.
Ender Saraç, salatalığın, yorgunluk giderme özelliğinin de bulunduğunu belirtmektedir.
Salatalığın faydaları arasında, romatizma nedeniyle meydana gelen ağrıların giderilmesi; en azından hafifletilmesinden de söz edilmektedir.Ender Saraç, salatalık sebzesinin, uykusuzluk problemi olanlar tarafından da kullanılması gerektiğini belirtiyor.
Salatalığın faydaları arasında, kolesterolü düşürme özelliği ile birlikte, kalp ve damar hastalıklarına iyi gelmesinden de bahsedebilmek mümkündür.
Ender Saraç, salatalık sebzesinin ayrıca, gut hastalığı,böbrek hastalıkları ve bağırsak sorunlarına da iyi geldiğini belirtmektedir.

Suna dumankaya Göğüs büyütmek için Doğal Kür


Gereken malzemeler: 1 tutam şerbetçi otu, 1 tutam melek otu, 1 tatlı kaşığı çemen tohumu
Malzemelerimizi karıştırınız ve çay gibi demleyip yemeklerden sonra 1 bardak için.
Göğüs büyütmek için faydalı öneriler:Bu kürle beraber her gün 2 adet hurma yemelisiniz.

İBRAHİM SARAÇOĞLUNDAN BİTKİSEL GÖĞÜS BÜYÜTME KÜRÜ

Bitkisel Göğüs büyütme yöntemini kullanmak isteyen hanımlar için müjdeli haber Dr İbrahim Saraçoğlundan geldi. İbrahim Saraçoğlunun önermiş olduğu bitkisel kürümüz ;
AVAKADO : Olgun bir avakado alın. Eğer avakodo olgun değilse, bir gazeteye sarılarak 2-4 gün arası bekletin. Yumuşamış olan avakadonun kabuklarını ince bir şekilde soyun. Çatalla ezerek üzerine limon sıkın.. Haftada 3 defa yenir. Ayrıca, kemoterapi hastalarına da çok faydalıdır.
KARABAŞOTU : Göğüsleri büyütmekte çok faydalıdır.
ANAMUR MUZU : Anamur muzu, haftanın her günü yenirse, göğüsleri büyütmeye fayda sağlar. Ama haftada 1 defa yenirse, kabızlığa neden olur

8 Mayıs 2012 Salı

prof.dr.ibrahim saraçoğlundan kuru incir kürü


Kuru incir, mükemmel bir kan yapıcıdır. Öylesine güçlüdür ki, kısa zamanda alacağınız sonuç sizi şaşırtacaktır.
Kür 1: Kan yapıcı
Yarım litre kaynamakta olan klorsuz suya sekiz-dokuz adet kuru inciri ilave ediniz ve yedi dakika ağzı kapalı olarak kaynatınız. Yedi dakika tamamlandıktan sonra ılımasını bekleyiniz. Ilıdıktan sonra süzülür. Üçe veya ikiye bölerek öğünlerden on-onbeş dakika önce aç karına içilir. Bu kürün uygulaması
2x21U+7A
   21 gün uygulama+7gün ara+21 gün uygulama
toplam 42 günlük kür
 
şeklindedir. Bu formülün anlamı şudur: İki defa yirmibir gün uygulanır ve her yirmibir gün tamamlandığında yedi gün ara verilecektir. Toplam uygulama süresi kırkiki gündür. Uygulama sürelerine yedi günlük aralar dahil değildir. Her defasında günlük hazırlanması gerekir. Kuru incirleri bir kere koparıp veya bıçakla bir kez kestikten sonra kaynamakta olan suya ilave ediniz. Kuru incirlerin dışında beyaz pudrası varsa, soğuk su altında önce yıkayıp sonra ilave ediniz.
Kür 2: Yumurta çatlatıcı ve hamile kalmayı kolaylaştırıcı
Bir litre kaynamakta olan klorsuz suya onbeş-onaltı adet kuru inciri ilave ediniz ve yirmi dakika ağzı kapalı olarak kaynatınız. Yirmi dakika  tamamlandıktan sonra ılımasını bekleyiniz. Ilıdıktan sonra süzülür. Üçe veya ikiye bölerek öğünlerden on-onbeş dakika önce aç karnına içilir. Bu kürün uygulaması,
2x25U+7A
25 gün uygulama+7 gün ara+25 gün uygulama
toplam 50 günlük kür

şeklindedir. Bu formülün anlamı, iki defa yirmibeş gün uygulanır ve her yirmibeş gün tamamlandığında yedi gün ara verilecektir. Toplam uygulama süresi elli gündür. Uygulama sürelerine yedi günlük aralar dahil değildir. Her defasında günlük hazırlanması gerekir. Kuru incirleri bir kere koparıp veya bıçakla bir kez kestikten sonra kaynamakta olan suya ilave ediniz. Kuru incirlerin dışında beyaz pudrası varsa soğuk su altında önce yıkayıp sonra ilave ediniz.
Kür 3: Bronşite karşı
Yarım litre kaynamakta olan klorsuz suya yedi-sekiz  adet kuru inciri ilave ediniz ve on dakika ağzı kapalı olarak kaynatınız. On dakika tamamlandıktan sonra ılımasını bekleyiniz. Ilıdıktan sonra süzülür. Üçe veya ikiye bölerek öğünlerden on-onbeş dakika önce aç kanrına içilir. Bu kürün uygulaması,

2x10U+3A

10 gün uygulama+3gün ara+10 gün uygulama
toplam 20 günlük kür
şeklindedir. Bu formülün anlamı şudur: İki defa on gün uygulanır ve her on gün tamamlandığında üç gün ara verilecektir. Toplam uygulama süresi yirmi gündür. Uygulama sürelerine üç günlük aralar dahil değildir. Her defasında günlük hazırlanması gerekir. Kuru incirleri bir kere koparıp veya bıçakla bir kez kestikten sonra kaynamakta olan suya ilave ediniz. Kuru incirlerin dışında beyaz pudrası varsa soğuk su altında önce yıkayıp sonra ilave ediniz.
Not:Hekiminizin önerdiği ilaçlar varsa, mutlaka kullanınız. Bu bitkiye karşı alerjiniz olup olmadığını öğreniniz. Bu kitaptaki tüm bitkisel kürler ancak ve ancak yetişkinler içindir. Burada okuduğunuz bilgilerin, yardımcı ve destekleyici olduğunu gözardı etmeyiniz. Hekiminize danışmadan buradaki bilgilerle kendi kendinize kesinlikle teşhis koymayınız ve uygulamayınız. Unutmayınız ki, hastalık yoktur, hasta vardır. Her hastalığın seyri insandan insana değişir. Teşhisi koyacak olan ancak, bir hekimdir.

kırmızı elma-kayısı yüz maskesi


Kırmızı elma – kayısı yüz maskesi
 
Bu maske için kullanacağınız malzemeler: 1 adet sert, ekşi olmayan orta boy kırmızı elma ve 4 adet sert kayısıdır.

Bir adet orta boy kırmızı elmanın kabuğu ince olarak soyulur. Maske için kullanılacak olan kırmızı elmanın ince soyulmuş kabuklarıdır. 4 adet sert kayısı (yumuşak olmayan) her biri  yaklaşık 1.5 cm kalınlığında soyulur (kabukları ile beraber). Kayısının çekirdeğinin etrafında bulunan yumuşak plazenta kısmı kullanılmamalıdır. İnce olarak soyulmuş kırmızı elma kabuğu ile kalın etli (1,5 cm) soyulmuş 4 adet kayısı beraberce küçük bir kapta ve çok az su ilave ederek hafif ateşte 5 dakika lapa haline getirilir. Lapa haline getirilirken çatal yardımıyla da iyice ezilir. Lapanın çok cıvık olmamasına özen gösteriniz. 5 dakikalık lapa yapma süresinde az az su ilave ederek çok cıvık olmayan kıvamı koruyunuz, çatal veya kaşık yardımıyla iyice ezerek homojen hale getiriniz. Beş dakika tamamlanınca ılımasını bekleyiniz. Ilıyınca iki parmak yardımıyla alnınıza, burun ve yüzünüze çok hafif bir şekilde fazla bastırmadan yedirerek sürünüz. En az yirmi en fazla otuz dakika bekletiniz. Daha sonra sadece suyla yıkayınız ve havlu ile kurulayınız. Bu işlem haftada bir kez uygulanır. Ayda üç defadan fazla uygulamayınız.

Not: El blendırı veya mutfak robotu yardımıyla hazırladığınız maskeyi iyice homojen hale getirebilirsiniz. Yüzünüze sürdükten sonrada bir dakika uzaktan fön tutarak bir miktar kurutunuz. Cildinizn yavaş yavaş gerilmeye başladığını görebileceksiniz.

Beyaz dut


Taze beyaz dut ile beyaz dut kurusu arasında kimyasal yapısı bakımından şüphesiz önemli farklılıklar olacaktır. beyaz dutun dalından koparıldıktan kısa bir süre sonra tüketilmesinin çok daha faydalı olduğunu belirtmiştim. Çünkü beyaz dut toplandıktan birkaç saat sonra içeriğindeki bazı etkin kimyasal maddeler değişime uğruyor ve doğal antibiyotik gücünü önemli ölçüde yitiriyordu. Taze beyaz dut ile kurutulmuş beyaz dut arasında etki bakımından çok önemli farklılıklar vardır. Beyaz dut, kış ayları için yaz mevsiminin güneşi altında kurutulduğu zaman öylesine önemli bir değişikliğe uğruyor ki, egzamaya karşı adeta mucize etki gösteriyor.
 
Kanda iltihap
Anadolu’da beyaz dut ve yapraklarının bazı iltihaplı hastalıklara karşı kullanıldığı Osmanlı Döneminden beri bilinmektedir. Dutun yapraklarında kendine özgü doğal antibiyotik ve antiseptik özelliği olan etkin maddeler bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını aşağıdaki tabloda vermiş bulunuyorum. Şeker hastalarının derilerinde kapanmakta geciken yaralarına karşı taze dut yaprağından hazırlanmış ve ılık olarak uygulanacak dut yaprağı çayının pansumanı iyi bir destekleyicidir.
 
Tablo: taze dut yaprağında bulunan bazı etkin maddeler:
dihidroksichromonaskorbik asit
albaninchlorojenik asit
asparajik asitsitrik asit
olinik asitguiakol
 
Eğer, kanda iltihap bulunmuş ise, aşağıda uygulama şeklini önermiş olduğum beyaz dut kurusu kürü, mükemmel bir destekleyicidir. Kanda yüksek olan CRP (chemical reactive protein) değerinin düşürülmesinde iyi bir yardımcıdır.
 
Egzama yaraları
Ellerinde egzaması olan ve yirmi-yirmibeş yıldır uygulamadığı tedavi kalmamış onlarca insan tanıdım. Bazıları öylesine zor durumdaydı ki, ellerinin sürekli çatladığından, kanadığından ve çektiği acıdan bahsediyordu. Ellerini iş yaparken kullanmak onlar için bir azap haline gelmiş… Özellikle ellerinde egzama yaraları olan bazı ev hanımlarının durumları o kadar kötüydü ki, ellerini suya değdiremez hale gelmişlerdi. Onlara beyaz dut kurusu kürünü önerdim. Uygulamaya başladıktan birkaç gün sonra egzama yaralarının kapandığını ve birkaç hafta sonra tamamen yok olduğunu ve ellerinin adeta pamuk olduğundan bahsediyorlardı. Ulusal televizyon kanalarında ilk defa açıkladığımda, programı izleyen onlarca bayandan birkaç hafta sonra telefon, e-mail ve faks aldım. Ve hala daha da almaya devam ediyorum. Birkaç kişi teşekkür etmek için ofisime kadar geldiler. Ellerini gösterdiklerinde, daha önceden egzama yaraları olduğuna inanmak mümkün değildi. Onların sevinci benim mutluluğumdur.
 
 
Değerli okuyucu, telefonla arayarak sevincini paylaşan bu insanlara buradan “Allah onlardan razı olsun” diyorum. Çünkü bana sizin için ne yapabiliriz hocam diye soruyorlar. Onlara cevabım hep aynıdır, “mademki çok sevinçlisiniz, lütfen sizde bir fakiri sevindiriniz”. Ben yaşamım boyunca hep böyle yapmışımdır. Ne zaman bir şeye sevinsem veya bir şeyi başarsam, aynı gün en hızlı bir şekilde bir fakiri, yetim fakir bir çocuğu, fakir dul bir kadını veya yaşlı fakir bir insanı sevindiririm. Zorda olanı sevindirmek, Allah’a borç vermektir. O, borcunu mutlaka ve en hızlı bir şekilde hikmetiyle geri ödeyendir. Yaptığınız veya yapacağınız bir iyiliği karşılık bekleme amacını güderek yapmayınız. Zorda olana yardım etmeyi vazife bilmek en doğrusudur. Allah’ın zorda olan kuluna yardım etmeyi şüphesiz ki Allah, bizden çok daha iyi bilir. Ancak, Allah “size verdiğim mallarınızın üzerinde haklar vardır” buyurmaktadır. İşte, Allah bizleri böyle imtihan ediyor. Zenginlik paylaşabilmektir. Paylaşmak berekettir.
 
Mikroplar sıcakta en hızlı bir şekilde çoğalırlar. Birkaç saat içerisinde sayılarını birkaç bin misline çıkarabilirler. Bu nedenle besinlerimizi buzdolabında koruma altına alırız. Soğukta mikropların üremesi yavaşlar. Yaz aylarında mikroplar, özellikle bakteriler hızlı bir şekilde sayılarını artırırlar. Yani, hızla çoğalırlar. Tabiatana, yaz mevsiminde her bölgede kendine özgü dengesi içerisinde mikroplara karşı etkili olan yöresel bitkiler ve bu bitkilerin meyvelerini veya da tohumlarını insanın hizmetine sunmaktadır. Bu alem, bitip tükenmez bir araştırma kaynağıdır.
 
Kür 1: Egzamaya karşı
Yarım litre kaynamakta olan suyun içerisine bir avuç dolusu beyaz dut kurusu atınız ve altı dakika hafif ateşte kaynatmaya devam ediniz. Altıncı dakikadan sonra ocaktan indiriniz, elinizi yakmayacak derecede sıcaklığa gelince egzamalı ellerinizi kabın içerisine koyunuz ve en az on dakika etki ettiriniz. Bir saat ellerinizi yıkamayınız. Bir saat sonra ellerinizi suyla durulayınız. Haftada üç kez bu uygulama tekrar edilir. Ellerinizi daldırdığınız kabın soğumamasına özen gösteriniz. Ellerinizi yakmayacak derecede (ılıktan sıcak) sıcak olmasına dikkat ediniz.
 Eğer, egzamanız ayaklarınızda veya el bileklerinizde ise, kaşık veya kepçe yardımıyla egzamalı bölgenin üzerine on dakika boyunca dökünüz. Egzamalı bölgelerin üzerine dökerken, yakmayacak derecede ılıktan daha sıcak olmasına dikkat ediniz. Kabın ılımamasına dikkat ediniz. Gerekirse tekrar ısıtınız.

Not:İlk on gün tamamlandığında iyileşme gözlenmediği takdirde kür sonlandırılır.
prof.saraçoğlu

Ahmet Maranki'den Bademcik İçin Şifalı Kür


Ağızda, dilin arkasında bulunan lenf bezleridir. Bademcik iltihabı 9 yaşın altındaki çocuklarda çok sıkı görülür. Bademcik iltihabı, vücudun kendisini enfeksiyonlara karşı koruduğunu gösterir.
Pratik Bitkisel Formüller
Kekik, okaliptüs, ıhlamur, kuşburnu, ebegümeci, böğürtlen, adaçayı, sinirli ot ve kayışkıran gibi bitkilerin hepsi yada bulunanlar, 2 litre sıcak suya birer tutam atılıp, 1 saat demlenir. Bu karışımın bir günde, su yerine içilerek tüketilmesi gerekir.
* Ağız içinden bademcikler üzerine tuz sürülürse iltihabı boşaltır.
* Erik yaprakları kaynatılıp, su ile gargara yapılır.
* 1 bardak suya 1 kaşık dövülmüş kenevir konur. 10 dakika bekletilip 1 günde tüketilerek içilir.
* 1 bardak kaynar suya, 10–12 gram adaçayı konulup, 5 dakika kaynatılır. Oluşan karışımla boğaz gargara yapılır.
Kainat Eczanesinden Önerilen Bitkiler
Karahindiba (Taraxacum officinale) : Bademcik iltihabı için, 30 gr. karahindiba kökünü 500-750 ml suda, suyun yarısı buharlaşıncaya dek yavaş yavaş kaynatın ve için.                    
Böğürtlen (Rubus) : Böğürtlen kökleri en eski bademcik iltihabı ilacıdır.
Adaçayı (Salvia officinalis) : Bademcik iltihabının tedavisi için sıcak gargara yapılması uygundur. Bitkiye bu özelliğini veren şey, rahatlatıcı ve sıkıştırıcı bir etkisi ve antimikrobiyal özelliği olan tanendir.
Sarımsak (Allium sativum) : Sarımsak bademcik iltihabı dahil olmak üzere her türlü boğaz iltihabına karşı son derece etkili bir bitkidir. Ürolog Dr. James Balch ve karısı diplomalı beslenme uzmanı Phyllis, hem boğaz ağrısı hem de bademcik iltihabı için, günde iki sarımsak kapsülü tavsiye ediyor.

MARANKİ IHLAMUR


Yapılışı
Kaynamakta olan 2 su bardağı suya 5 gramı geçmeyecek şekilde ıhlamur atılıp, 2 taşım kaynadıktan sonra 10 dakika demlenip, süzülerek servise sunulur.

Faydaları
Yatıştırıcı, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü etkisi vardır. Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler.

Ahmet Maranki'den Kansızlık (Anemi) İçin Şifalı Kür


Anemi (kansızlık) pek çok farklı şekilde tanımlanabilen kan rahatsızlığı olarak bilinmektedir. Bu kan rahatsızlığını kırmızı kan hücrelerinin fonksiyonlarında ve sayısındaki anormallik şeklinde ifade edebiliriz. Kırmızı kan hücreleriniz kırmızı rengini hemoglobinden alır, demir içeriği zengin protein oksijeni ciğerlerden vücudun diğer bölgelerine taşır. Anemi kırmızı kan hücrelerinin sayısını azalttığında ya da hücrelerin taşıyabileceğihemoglobin miktarını azalttığında vücudunuzun dokuları oksijenden yoksun kalır. Oksijen eksikliği tipik anemia türleri bulgularını üretir. Bu anemi bulguları: güçsüzlük, aşırı yorgunluk, solgun bir ten, nefes darlığı, düzensiz kalp atışıdır. Hatta çok şiddetli anemi felç, kalp krizi ve kalp tıkanıklığına da yol açabilmektedir. Demir eksikliği gibi bazı anemi türleri doğrudan kendileri rahatsızlığı yaratırken bazı anemilerde ise ardında dalak büyümesi ya da anti kanser ilaçlarının alımıyla sonuçlanan hemolitik anemia gibi bir hastalık yatmaktadır. Bazı anemi hastalıkları kolayca tedavi edilebilirken bazıları ise kronik ve hayatı tehdit edicidir.
Günümüzde moda olan çay ve fazlaca içilen sütte demirin tutulması ve vücuttan atılmasına sebep olur. Bilhassa günümzdeki stres, migren, baş ağrısı ve gerginliklerin sebebi alışkanlık haline getirdiğimiz, zamanlı zamansız içilen siyah çaydır. Çayı yemeklerden önce veya sonra içine birkaç damla limon veya karanfil atarak içmeniz hem faydasını arttıracak, hem de demir emilimini engelleyerek kansızlığa sebep olmayacaktır. Ayrıca zihin yorgunluğunuzun da ilacı olacaktır. Sınava hazırlanan talebeler için ideal bir terkiptir.
Pratik Bitkisel Formüller
* Çilek kökü, oğul otu, atkuyruğu, sinirli yaprak ve keklik çayları içilmelidir.
* Kabukları soyulmadan havuç ve turp rendelenir, çiğ olarak biraz da lahana ve ıspanak doğranır. Zeytinyağı ve limon katılıp salata halinde yenilir.
* Günde 3 çay bardağı pancar suyu içilir. Kırmızı pancar bolca yenilir.
* Yer elması haşlanarak yenilmelidir.
* 1 bardak kaynar suya, 4–10 gram maydanoz tohumu konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.
* 1 bardak kaynar suya, 6–8 gram ufalanmış ısırgan yaprağı konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2–3 bardak içilir.
* 1 bardak kaynar suy, 2 gram ıhlamur konulur. 10 dakika bekletilip, günde 3–5 bardak içilir.
* 2 kilo suya, 30 gram enginar yaprağı, 1 su bardağı siyah üzüm, 1 kaşık pelin otu ufalanıp konulur. Orta ateşte 1 saat kaynatılır. Soğuyunca süzülüp, balla tatlandırılır. Günde 3–4 bardak içilir. Bu işlemi 10–15 gün devam edilir.
* 1 bardak kaynar suya, 3 gram zula otu konulur. 10 dakika bekletilip, günde 3 bardak içilir.